1. (a) başlamak, gelmek, gelip çatmak.
    Winter is setting in. (b) belirmek, zuhur etmek, meydana çıkmak,
    (karanlık) basmak.
    A reaction is setting in. If no complications set in. Fortunately the wound was treated before infection could set in. (c) yerleştirmek, tespit etmek.
    to set a stone in.
kışlamak Fiil
(ayrı yapıldıktan sonra) içine yerleştirilmiş. Sıfat
işler hep tersine gitmek, bir daha düzelemeyecek şekilde bozulmak.
tedavüle koymak Fiil
harekete geçirmek Fiil
harekete getirmek Fiil
dizmek, sıraya koymak, düzeltmek.
...'de geçmek Fiil, Sanat
(baskı) dizilmek Fiil
bir ortamda geçmek Fiil
bir yerde geçmek Fiil
bir dönemde geçmek Fiil
dizilmek Fiil
aşağıda yer alan hükümler uyarınca değiştirmek Fiil
sözleşmede konulan şartlar İsim
x maddesinde belirtilen amaçlar doğrultusunda
TV cihazını onarması için birini çağırmak Fiil
bir şeyi dizdirmek Fiil
aşağıdaki kanun hükümlerine göre
aşağıda sözü edilen hükümler çerçevesinde
tespit edilen şartlar gereğince
tespit edilen şartlar tahtında
aşağıda belirtildiği şekilde
imzam ve mührüm buna tanıktır
bir senedi üç takım halinde hazırlamak Fiil
bir radyoyu fişe takmak Fiil
işini düzene sokmak/yoluna koymak/düzeltmek.
velveleye vermek Fiil
yazıyla tespit etmek Fiil
(bir yere) ayak basmak.
ayak basmak, girmek, adımını atmak. (Olumsuz tümcelerde kullanılır).
Never set foot on our property
again! Mülkümüze bir daha ayak basma!
No man has ever set foot on that rocky island.
bir sözleşmeye şartlar koymak Fiil
işlerini düzene koymak Fiil
toparlanmak Fiil
evine çekidüzen vermek Fiil
reformlar yapmak Fiil
birine güvenmek Fiil
otel defterine yazılmak Fiil
birini bir işe yerleştirmek Fiil
birine mali olanak sağlamak Fiil
ciddi çalışmaya başlamak Fiil
(Br) sürgün hükümeti kurmak Fiil
yabancı bir ülkede hükümet kurmak Fiil
oğlunu bir mesleğe sokmak Fiil
bir sendikada hücreler oluşturmak Fiil
kendi işini kurmak Fiil
birini işe yerleştirmek Fiil
birini bir işe yerleştirmek Fiil
gömme
sürgün hükümeti kurmak Fiil